Son dönemlerde Birleşik Krallık ekonomisindeki durum geniş bir takip etme konusu haline geldi. Piyasa genel olarak Birleşik Krallık Merkez Bankası'nın gelecek Perşembe günü 25 baz puan indirerek faiz oranını %4'e ayarlayacağını bekliyor. Bu karar şaşırtıcı değil, aslında Birleşik Krallık'ın mevcut zorlu ekonomik koşullarını yansıtıyor.
Son veriler, Birleşik Krallık'ın gayri safi yurtiçi hasılasının (GDP) art arda iki çeyrek negatif büyüme gösterdiğini ve teknik bir durgunluğun kaçınılmaz göründüğünü ortaya koyuyor. Daha endişe verici olan ise, istihdam piyasasında da zayıflama belirtilerinin ortaya çıkması ve işsizlik oranı verilerinin belirgin şekilde kötüleşmesidir. Ekonomik göstergelere derinlemesine bakıldığında, tüketici güven endeksinin büyük ölçüde düştüğü ve hükümetin vergi artırma önlemlerinin şüphesiz ekonomik baskıyı daha da artıracağı anlaşılmaktadır.
Enflasyon oranı hâlâ Merkez Bankası'nın belirlediği hedef seviyenin üzerinde olmasına rağmen, İngiltere Merkez Bankası bu sefer ekonomik büyümeyi koruma eğiliminde görünüyor. Bu kararın belirli bir riski olsa da, Merkez Bankası'nın mevcut ekonomik ortamda yaptığı değerlendirme ve tercihlerinin bir yansımasıdır.
Tahvil piyasası, yatırımcıların para politikası ayarlamaları ile ilgili beklentilerini de yansıtmaktadır. Son dönemde uzun vadeli İngiliz tahvilleri getirisi sürekli olarak düşüş gösterdi ve piyasa, Merkez Bankası'nın niceliksel daraltma politikalarını gözden geçirebileceği konusunda genel bir spekülasyon içinde. Para politikası kurulunun, aktif olarak tahvil satışı yapma kapsamını sınırlamayı ya da bazı azaltım planlarını askıya almayı düşündüğüne dair haberler var. Mevcut karmaşık ekonomik koşullarda, Merkez Bankası'nın hem ekonomiyi canlandırmak hem de piyasa güvenini korumak için dikkatli bir denge kurması gerekmektedir.
Geleceğe dair, eğer ekonomik veriler kötüleşmeye devam ederse, İngiltere Merkez Bankası'nın ikinci yarıda daha agresif bir gevşeme politikası benimsemesi olasılığı göz ardı edilemez. Ancak, bu her şey enflasyonun etkili bir şekilde kontrol edilip edilemeyeceğine bağlı. İngiltere Merkez Bankası, ekonomik büyüme ile fiyat istikrarı arasında denge arayışında zorlu bir meydan okumayla karşı karşıya ve politika yönelimi, küresel finansal piyasaların sinirlerini etkilemeye devam edecek.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Son dönemlerde Birleşik Krallık ekonomisindeki durum geniş bir takip etme konusu haline geldi. Piyasa genel olarak Birleşik Krallık Merkez Bankası'nın gelecek Perşembe günü 25 baz puan indirerek faiz oranını %4'e ayarlayacağını bekliyor. Bu karar şaşırtıcı değil, aslında Birleşik Krallık'ın mevcut zorlu ekonomik koşullarını yansıtıyor.
Son veriler, Birleşik Krallık'ın gayri safi yurtiçi hasılasının (GDP) art arda iki çeyrek negatif büyüme gösterdiğini ve teknik bir durgunluğun kaçınılmaz göründüğünü ortaya koyuyor. Daha endişe verici olan ise, istihdam piyasasında da zayıflama belirtilerinin ortaya çıkması ve işsizlik oranı verilerinin belirgin şekilde kötüleşmesidir. Ekonomik göstergelere derinlemesine bakıldığında, tüketici güven endeksinin büyük ölçüde düştüğü ve hükümetin vergi artırma önlemlerinin şüphesiz ekonomik baskıyı daha da artıracağı anlaşılmaktadır.
Enflasyon oranı hâlâ Merkez Bankası'nın belirlediği hedef seviyenin üzerinde olmasına rağmen, İngiltere Merkez Bankası bu sefer ekonomik büyümeyi koruma eğiliminde görünüyor. Bu kararın belirli bir riski olsa da, Merkez Bankası'nın mevcut ekonomik ortamda yaptığı değerlendirme ve tercihlerinin bir yansımasıdır.
Tahvil piyasası, yatırımcıların para politikası ayarlamaları ile ilgili beklentilerini de yansıtmaktadır. Son dönemde uzun vadeli İngiliz tahvilleri getirisi sürekli olarak düşüş gösterdi ve piyasa, Merkez Bankası'nın niceliksel daraltma politikalarını gözden geçirebileceği konusunda genel bir spekülasyon içinde. Para politikası kurulunun, aktif olarak tahvil satışı yapma kapsamını sınırlamayı ya da bazı azaltım planlarını askıya almayı düşündüğüne dair haberler var. Mevcut karmaşık ekonomik koşullarda, Merkez Bankası'nın hem ekonomiyi canlandırmak hem de piyasa güvenini korumak için dikkatli bir denge kurması gerekmektedir.
Geleceğe dair, eğer ekonomik veriler kötüleşmeye devam ederse, İngiltere Merkez Bankası'nın ikinci yarıda daha agresif bir gevşeme politikası benimsemesi olasılığı göz ardı edilemez. Ancak, bu her şey enflasyonun etkili bir şekilde kontrol edilip edilemeyeceğine bağlı. İngiltere Merkez Bankası, ekonomik büyüme ile fiyat istikrarı arasında denge arayışında zorlu bir meydan okumayla karşı karşıya ve politika yönelimi, küresel finansal piyasaların sinirlerini etkilemeye devam edecek.